COP27 Birleşmiş Milletlerin düzenlediği her sene dünya liderlerinin katılımıyla düzenlenen bir küresel iklim zirvesidir. Bu zirvede iklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı alınacak önlemler ve faaliyetler tartışılır. COP (Conference of the Parties) Türkçe karşılığı ile “Tarafların Konferansı” ilk defa 1995 yılında Berlin Zirvesi ile başlamıştı.
Mısırın ev sahipliğiyle Şarm El-Şeyh Şehrinde geçtiğimiz Kasım ayının 6-18 tarihleri arasında gerçekleşmesi beklenen zirve Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin konuşmasıyla açılışını yapmıştı. Süre uzamaları sebebi ile beklenenden geç biten zirve 20 Kasım’da sona erdi.
COP27’den Çıkan Sonuçlar Nelerdir?
Karbon Salınımı ve Paris Anlaşması
2015 yılında, Paris İklim Anlaşması ile iklim zirvesi katılımcısı 191 ülke, küresel iklim değişimini ve küresel ısınmayı 1.5 santigrat dereceden fazla artmayacak şekilde sınırlamak için karbon emisyonlarını azaltmak konusunda anlaşmışlardı. Her ne kadar iklim konusunda ülkeler küresel krizin farkında olsalar da bu konuda atılan somut adımların eksikliği, verilen sözlerin ve emisyon azaltımlarını uygulamaya koymanın söz vermekten daha zor olduğunu göstermiştir.
Ülkelerin çoğu karbon emisyonlarını ve sera gazı salınımlarını kısıtlamada ya da azaltmada sınıfta kaldı. Karbon emisyonunun yarısını sırasıyla %29, %14 ve %7’lik paylarıyla; Çin, ABD ve Hindistan oluşturuyor. Emisyonları azaltma konusunda kararlı bir ortak görüşe rağmen emisyonlarını azaltmak bir yana pek çok ülke karbon emisyonlarını 2015 yılından beri daha da arttırdı. Çin gibi karbon salınımında başı çeken ülkelerde karbon salınımında artışlar gözükmektedir. Türkiye ise dünyadaki toplam karbon emisyonunun %1’ini oluşturan oranıyla emisyon listesinin listenin ortalarındadır.1
“Kayıp ve Hasar” Fonu
COP27 zirvesinden çıkan en önemli somut sonuç ise “Kayıp ve Hasar” fonunun kurulması olmuştur. “Kayıp ve Hasar Fonu” Geçmiş yıllarda da ada ülkeleri tarafından talep edilen bir fikirdi. “1987’den itibaren bu mekanizmanın gerekliliği, henüz adı konmadan, küçük ada devletleri tarafından yükselen deniz seviyeleri tehdidiyle dile getiriliyordu. Kayıp zarar kavramının ilk anılışı ise 1991’e tekabül ediyor. Küçük Ada Devletleri Birliği (AOSIS) adına, Vanuatu Ada Devleti temsilcisi Robert Van Lierop, küçük ada devletlerinin deniz seviyesi yükselişleri nedeniyle karşılaştıkları finansal yükün, gelişmiş devletlerin sorumluluğu olduğunu ileri sürüyordu.” 2
Küresel ısınmanın etkilerini en çok hisseden hem yükselen sıcaklıklar hem de yükselen deniz seviyeleri nedeniyle son derece büyük zarara uğrayan ada ülkeleri yıllardır Karbon emisyonlarının ve küresel ısınmanın en büyük sorumlusu olarak gördükleri gelişmiş ülkelerden iklim değişikliğine sebep veren faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle tazminat talep ediyorlardı. Geçtiğimiz ay gerçekleşen COP27’de ada ülkelerinin gelişmiş ülkelerden yıllardır talep ettikleri tazminat sonunda somutlaştı.
Zirve’de “Kayıp ve Hasar” Fonu adı altında bir fon kurulmasına karar verildi. Bu karar ışığında Küresel ısınmada payı büyük olan gelişmiş ülkeler, iklim değişikliği krizinden en çok yara alan gelişmekte olan ülkeler ve gelişmemiş ülkelere bu fon vasıtası ile yardım edecekler.
Fakat bu kolay olmadı. Ülke temsilcileri arasında zirvenin resmen açıldığı 7 Kasım’dan önceki iki gün boyunca, kayıp zarar fonunun resmi gündeme girip girmeyeceğini belirleyen tartışmalar yaşandı. Nihayet fon gündeme girdi ama ilgili tartışmaların “tazminat garantisi vermeyeceği veya zorunlu olarak sorumluluğu kabul etmeyeceği” şartıyla.
İklim Değişikliğinin Sonuçları
İklim değişikliği tüm dünyada hızlıca kendisini hissettirmeye devam ediyor. Her sene dünyada yeni sıcaklık rekorları kırılırken bölgesel felaketlerde de artışlar söz konusu.3 Bu yaz ayında mevsim normallerinin epey üzerinde gerçekleşen yağışlar sebebiyle Pakistan genelinde gerçekleşen sel felaketleri 30 milyar dolarlık zarara neden oldu. Sellerden ötürü ölenlerin sayısı 1700 olarak açıklanırken Yaklaşık 700 bin ev ve mesken zarar gördü. 700 bin çiftlik hayvanı da telef oldu. Uzmanlar sıcaklık artışlarından ötürü eriyen Himalaya buzullarının Pakistan’daki nehirlerin daha kolay taşmasına sebep olduğunu belirtiyorlar.4
Pakistan’daki sel afeti, giderek kötüleşen afetlerin ve iklim krizinin örneklerinden sadece bir tanesi. Bu nedenle her iklim zirvesinde Paris anlaşmasında hedeflenen 1.5 santigrat derecenin üstüne çıkılmamasının vurgulanması normal. Hali hazırda şu anda bile felaketler olduğundan daha kötü hale gelmişken Dünya’nın 1.5 Santigrattan fazla ısınmasının çok daha büyük ve geri döndürülemez sorunlara yol açacağı tahmin ediliyor.
[1] CO2
Emissions by Country - Worldometer (worldometers.info)
[2] COP
27: Kayıp ve Zarar, İklim Adaletinin Şafağı Olacak Mı? - Greenpeace Akdeniz
Türkiye
[3] Resim: Pakistan's
Floods Will Have a Long Impact (foreignpolicy.com)
[4] COP27 climate talks:
what succeeded, what failed and what’s next (nature.com)