Son dönemlerde yaşanan global
krizler, 2008-2009 finansal krizi, COVID-19 pandemisi ve Ukrayna'daki savaş
gibi, tedarik zinciri operasyonlarında dayanıklılığı artırmanın ve beklenmeyen kesintileri
aşmak için alternatif yollara başvurmanın gerekliliğini vurgulamıştır. Üretim
ve tedarik zincirlerini birkaç pazara odaklamak veya sektörel mallar için
belirli lokasyonlara güvenmek, oluşabilecek kriz durumlarında kesintilere karşı
hassasiyeti artırır. Tedarik zincirlerini Afrika'ya kaydırarak veya
genişleterek çeşitlendirmek, şirketlerin risklerini azaltırken maliyet tasarrufundan
ve lojistikten faydalanma fırsatı sunar. Bu değişimin, aynı zamanda Afrika'nın
sürdürülebilir ekonomik büyümesine katkı sağlayarak kıtadaki gelişmekte olan
ekonomilerin global standartlara yetişmesine de ön ayak olacaktır.
Afrika'nın Stratejik
Avantajları
Son yaşanan krizlerin yarattığı tedarik
zincirlerini güçlendirme zorunluluğu, önemli aktörleri ve paydaşları tedarik
stratejilerini çeşitlendirmeye yönlendirmiştir. Gelişmekte olan Afrika
ekonomileri için, bu, özellikle otomotiv, elektronik, yenilenebilir enerji ve sağlık
gibi stratejik sektörlerde küresel tedarik zincirlerinde yer almaları için
büyük bir fırsat doğurmaktadır.
Enerji, otomotiv ve elektronik
sektörleri için hayati olan Afrika'nın zengin hammadde kaynakları, kıtayı tedarik
zincirlerini çeşitlendirme çabasında olan aktörler için umut verici bir pazar
konumuna getiriyor. Çok uluslu şirketler, kıtayı yüksek teknoloji mineral
kaynakları için bir merkez olarak görmekte; kıtanın daha kısa ve basit tedarik
zincirleri sunma potansiyelini değerlendirme çabası içine girmektedirler.
Ayrıca, nüfus artışı, kentleşme
ve genç bir demografik nedeniyle ortaya çıkan Afrika'nın yükselen bir tüketici
pazarı olması da belli avantajlar yaratmaktadır. Hızlı nüfus artışı tüketici
pazarları için fırsatlar sunarken, ekonomik büyüme aynı hızda ilerlememiştir.
Ancak kıtanın son yıllarda teknolojiyi benimsemede önemli ilerlemeler kaydettiği
Nijerya, Güney Afrika, Mısır ve Kenya gibi ülkelerdeki teknoloji merkezlerinin
yayılmasıyla görülmektedir. Bu ilerlemelere rağmen, Afrika'da yapay zekâ
gelişimi, küresel standartlara kıyasla oldukça küçüktür.
Altyapı Geliştirme Zorunluluğu
Afrika'nın alternatif ve
çeşitlendirilmiş tedarik zinciri yolları için yüksek potansiyeli olan bir kıta
olması, onun aynı zamanda altyapı, insan sermayesi ve teknolojiye önemli
yatırımlar yapması gerekliliğini de doğurmaktadır. Birçok Afrika ülkesi,
altyapı gelişiminde geride kalmış durumda ve bu, etkin lojistik ve tedarik zinciri
operasyonlarının hayata geçirilmesini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte “Afrika
Birliği Afrika Altyapı Geliştirme Programı” gibi girişimler, altyapı ve lojistiği
geliştirme konusunda umut vaat ederek Afrika'nın bölgesel ve küresel tedarik
zincirlerine entegrasyonunu kolaylaştırmaktadır.
Tedarik Zincirlerinde
Dayanıklılığı Güçlendirmek
Küresel tedarik zinciri
kesintileri, Afrika'nın umut verici bir genişleme ve çeşitlendirme hedefi
olarak ortaya çıkmasını sağlamakta ve tedarik zincirlerindeki dayanıklılığın
önemini vurgulamaktadır. Afrika, doğal kaynaklarını ve stratejik konumunu
kullanarak global ekonomide yeni pazar fırsatları sunmaktadır.
Yaşanmakta olan Ukrayna-Rusya
savaşı, motorlu taşıt üreticilerinin tedarik zincirlerini yeniden değerlendirmesine
ve operasyonlarını Afrika'ya kaydırma fırsatını sunmaktadır. Tedarikçileri
çeşitlendirmenin hayati öneme sahip olduğu son yaşanan krizler ile kanıtlanmış
ve Fas'taki Stellantis, Kromberg & Schubert ve Stahlschmidt gibi
şirketlerin Afrika’ya yaptığı yatırımlar ise en büyük örnekler olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu noktada, Afrika'nın
küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu için altyapı yatırımları hayati öneme
sahip olmakla birlikte ekonomik büyümeyi ve dayanıklılığı da teşvik etmektedir.
Afrika Sanayisi İçin Zorluklar
ve Fırsatlar
Otomotiv, elektronik,
yenilenebilir enerji, sağlık ve madencilik gibi ana sektörlerdeki tedarik
zincirlerini Afrika'ya çekmeyi amaçlayan belirli politikalar yürürlüğe
konmalıdır. Otomotiv sektöründe standart ve şeffaf düzenlemelerin uygulanması
araç satışlarını artırabilir ve yerel parça tedarikini teşvik edebilir.
Elektronik alanı, iş kanunlarının uygulanmasını ve beceri geliştirmeye yatırım
yapmayı gerektirir. Yenilenebilir enerji için bilgi transferine dayalı iş
birliği ise kritik bir önem arz eder. Sağlık alanında, ilaçlara erişimi
genişletmek için havuzlu tedarik platformlarından faydalanılabilir.
Madencilikte yerel içerik gereksinimleri, elektrik ve finansman gibi zorlukları
ele almalıdır. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Alanı (AfCFTA), yüksek teknoloji
sektörler için fırsatlar sunmakta ve bölgesel rekabeti arttırmaktadır. Tedarik
zincirinin dönüşümü için teknoloji ve inovasyonun kritik bir öneme sahip
olduğunu görüyoruz. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), tedarik
zincirlerinin çeşitlendirilmesinde stratejik bir rol oynamaktadırlar. KOBİ'lerle
büyük şirketler arasındaki iş birliği, Afrika’nın bölgesel entegrasyon
çabalarından faydalanmak için teşvik edilmelidir. Politika müdahaleleri,
dijitalleşme ve benzeri alanlarda yapılacak kapsamlı bir yaklaşımın
benimsenmesi, Afrika'nın küresel tedarik zincirlerindeki konumunu
güçlendirebilir. Bu çaba hem küresel hem de kıta ekonomilerine uzun vadede
önemli faydalar sağlayabilir. Bu nedenle, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve
kalkınmanın desteklenmesi amacıyla bu tür kapsamlı girişimlerin teşvik edilmesi
önemlidir. Bu çerçevede, politika yapıcılar, işletmeler ve diğer ilgili
paydaşlar arasında iş birliğinin artırılması ve yenilikçi çözümlerin
uygulanması gerekmektedir. Bu şekilde, Afrika'nın tedarik zincirlerindeki
rekabetçi konumu güçlendirilebilir ve küresel ekonomiye daha sağlam bir
entegrasyon sağlanabilir.
Kaynak: BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD),Afrika Ekonomik Gelişim Raporu 2023