Afrika İçin Zaman Daralıyor 15 Kritik Tavsiye — PAROJE - PROJELERİNİZİ HAYATA GEÇİREN SİSTEM

PAROJE • Afrika İçin Zaman Daralıyor 15 Kritik Tavsiye

Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği’nin bu yılki zirvesi (COP 27) Mısır’ın Güney Sina Yarımadası’nda bulunan kıyı şehri Şarm’da gerçekleşecek. 6 Kasım’da programın ilk ayağının başlaması beklenirken diyalogların Afrika Kıtası çerçevesinde oluşacağı söyleniyor. Ana başlıklar ise katılımcılara adeta gözdağı verir halde sıralanıyor; küresel ısınma, enerji kullanımı, kuraklık ve yeşil ekonomi bunlardan sadece birkaçı. Öte yandan gerçekleştirilecek zirvenin olumlu mesajlar vermesi beklenirken Mısır Devlet Başkanı El-Sisi yaptığı açıklamada:” Aradan geçen 30 yılda dünya, iklim değişikliği ve zararlı etkileriyle mücadelede uzun bir yol kat etti. Artık iklim değişikliğinin etkilerini daha iyi değerlendirebiliyoruz” dedi. Ayrıca COP 27 için: “gelecekteki tehditlere karşı birliğimizi ispatlayabileceğimiz bir fırsat” ifadesini kullandı. Bu önemli zirve öncesi MO Ibrahim Foundation, katılımcılara rehber olabilmesi adına kapsamlı bir araştırma raporu yayınladı. Daha da önemlisi, bu zirvede alınacak kararlara doğrudan yön verecek 15 kritik tavsiyede bulundu. Yeni yazımızda Ibrahim Foundation’nın çoğunlukla indeks verilerinden yararlanarak öne sürdüğü bu altın değerindeki tavsiyelerini inceleyeceğiz. 

 COP 27 Zirvesi

Mısır’da şu ana kadar birçok ön hazırlık yapıldı. Başkan Sisi’nin “Yeşil Şarm” vurgusu tüm yetkilileri harekete geçirmiş gibi gözüküyor. Anlaşılan o ki zirvenin Mısır’da gerçekleşecek olması Afrika Kıtası özelinde anlamlı bir mesaj veriyor. Yine bu konuyu yazımızda işleyeceğiz fakat öncesinde, yapılan son araştırmalara baktığımızda: Afrika’da sıcaklıklar dünyanın geri kalanına göre oldukça hızlı bir şekilde artmakta. Buna ek tahminlere göre 21. Yüzyılın ilerleyen zamanlarında da bu artış devam edecek. Özellikle de Afrika ülkelerinin COP 27 Zirvesi’nde taleplerini öne sürmeleri bekleniyor. Ibrahim Foundation ise meseleyi şu iki öneriyle karşılıyor: “iklim, kalkınma ve güvenlik sorunları arasındaki etkileşimi göz önünde bulundurun” ve “kayıp telafisi üzerine odaklanmayı arttırın.” Aynı zamanda: “kritik altyapı ve yaşam kaynaklarının zarar görmesini engellemek adına yatırım yapın” çağrısında bulunuyor. Kısaca bu tavsiyelerde Afrika ikliminin hassas noktalarına dikkat verilmesi gerektiği işaret ediliyor. Ibrahim Foundation’a göre: Afrika, yaşanan iklim değişikliğinde en az payı olmasına karşın en büyük bedeli ödeyen kıta haline gelmiştir. Durumun sonuçları ise daha vahim bir gerçek sunuyor. Başlıca küresel ısınmanın devam etmesiyle Sahra Çölü’nün güneyinde yer alan, yani Afrika’nın neredeyse tüm ülkelerini kapsayan bu bölgede 40 milyon kişinin aşırı yoksullukla mücadele etmesi ve akabinde 80 milyon kişinin farklı bir kıtaya göç etmesi söz konusu. Böyle bir ihtimale karşı Ibrahim Foundation yenilenebilir enerji kaynaklarının anahtar önemine vurgu yapıyor. Bununla beraber enerji erişimini ve güvenliğini öne çıkarıyor.   

Bir Afrika Gerçeği

Afrika halihazırda dünyada en genç nüfusa sahip kıtadır. Daha çarpıcı bir şekilde ifade etmek gerekirse: kıta nüfusunun yaklaşık %60’ı 25 yaş altı gençlerden oluşmaktadır. Bu demek oluyor ki: iş gücü ve istihdam kapasitesi diğer bölgelere oranla oldukça fazladır. Ibrahim Foundation ise konuyla ilgili üretimin önemine dikkat çekiyor. Özellikle de alt yapı ve gerekli dağıtım, ulaşım kaynaklarının genişletilmesini ve iyileştirilmesini öneriyor. Ancak burada potansiyel emeğin tam anlamıyla karşılanmadığını görüyoruz. İlginç bir tesadüftür ki: Afrika’da nüfusun en az %60’ı tarım sektöründe çalışmaktadır. Kıtanın genel geçim kaynağı olan tarım sektörü, emek gücünün stabil bir ivme kazanmasıyla sonuçlanmıştır.

Diğer taraftan bölgenin hala bir kuraklık tehlikesi yaşaması kafalarda soru işareti bırakıyor. Buna ek olarak uzmanlar yıkıcı bir sel felaketi ihtimalinden söz etmeye başladılar. Gerçek şu ki: kuraklıktan sonra Afrika’yı bekleyen en büyük kriz “sel felaketi” olarak açıklanıyor. Rapordaki bir veriye göre 2010-2022 yılları arasında en az 215.3 milyon insan bu felakete maruz kaldı.  Ayrıca Ibrahim Foundation indeks verilerine göre şu an Mısır ve Burkina Faso büyük bir risk altında. Bir diğer örnekte ise 1981 yılından bu yana en büyük kıtlık tehlikesiyle mücadele eden Etiyopya’yı ele alabiliriz. Şüphesiz bu örnekte, yaşanan taşkınların mevcut olumsuz durumun oluşmasına sebep olduğunu söyleyebiliriz. Afrika Kıtası’nda insanlar hala temel enerji kaynaklarından mahrum bir şekilde yaşamaktadır. Bu anlamda zirvenin önemli başlıklarından olan enerji kaynakları Ibrahim Foundation adına da kritik bir konudur. Raporda yer alan bir veriye göre: günümüzde Afrika’da 600 milyon insan elektrik enerjisinden mahrum bir halde yaşamaktadır. Bu sorunla ilgili tavsiyelere baktığımızda: Afrika’nın sahip olduğu enerji rezervleri hakkında farkındalığı arttırmak ve küresel “yeşil ekonomi” modelinin uygulanması ileri sürülmüştür. Yine buna benzer olarak temiz enerji kaynaklarının kullanılması ve çevreye zarar veren fosil yakıtlardan uzaklaşılması önerilmiştir.

COP 27 Zirvesi, Afrika özelinde bazı adımların atılması için dönüm noktası olabilir. Fakat önceliklerin iyi belirlenmesi önem arz ediyor. Bu anlamda görüşmelerin başarıyla sonuçlanması kıtanın kalkınma hedeflerine yeşil ışık yakabilir. Ibrahim Foundation’a göre Afrika’da adaletli bir enerji dağıtımı olmazsa iklim meselesi içinde çözüm sağlanmaz. Yani etkili bir yönetişim adına sorunlar arasındaki bağın kurulması gerekir. Yayınlanan raporda en dikkat çekici notlardan biride “COP 27’de sorulması muhtemel sorular” kısmıdır. Burada başlıca öne çıkan konu katılımcı ülkelerin nasıl bir yönetişim metodu izleyeceğidir. Özellikle de uluslararası sorunlarda ortaklaşa adımların hangi yönde atılacağı ve hükûmetlerin kendi içlerinde ne gibi önlemler alacağı merak konusudur. Bilindiği üzere yönetişim başlığı Ibrahim Foundation’nın ilgilendiği ana konulardan biridir. Bu sebeple raporda göze çarpan kavramlardan biri de çevre dostu yönetişim fikridir. Bununla ilgili olarak verilen tavsiyede: kıtanın sahip olduğu doğal rezervlerden gelir elde etme fikri değerlidir. Uygulamada ise en ciddi örnek karbon depolama alanı olan yutakların çoğaltılması ve etkili kullanımı şeklinde tasarlanmıştır. Bir diğer öneride ise yine yönetişim fikrine öncelik verilmesi ve yerel ekonominin iyileştirilmesi söz konusudur.  

Ortak Bir Gelecek

Birleşmiş Milletler 6 yıl aradan sonra tekrar Afrika’ya dönüyor. Kıtada Gerçekleştirilen son zirve 2016 yılında Fas’ta düzenlenmişti. Bu geri dönüşün bölgede büyük bir beklenti yarattığı aşikâr. Aynı zamanda yeniden bu topraklarda iklim değişikliği üzerine bir araya gelmek düşündürücü olabilir. Ibrahim Foundatian’a göre: “Afrika’nın yükünü kıtadaki tüm ülkelerin eşit bir şekilde paylaşması ve bunu küresel bir sorumluluk olarak üstlenmesi gerekiyor”. Bir diğer tavsiyede ise: “geçmiş zirvelerde kaybedilen güveni yeniden inşa edin mesajı veriliyor. Öte yandan Afrika Birliği Başkanı Macky Sall yaptığı açıklamada: zirve öncesi beklentilerinin umut verici olduğunu belirtirken, atılacak adımlarda özellikle de bazı önemli projelerde Afrika ülkelerinin iş birliği yapması gerektiğini vurguladı. Bunlardan biri olan “Büyük Yeşil Duvar” projesi şu ana kadar bütün dikkatleri üzerine çekmiş durumda. 20 den fazla kıta ülkesinin ortaklaşa çalıştığı bu projenin amacı: Afrika’ya yönelik kum fırtınalarını durdurmak ve Sahra Çölü’nün güneyine doğru uzanan doğal güzelliği genişletmek şeklinde ifade ediliyor. Buna ek, 8,000 km lik dev bir alan üzerine inşa edilecek duvarın sürdürülebilir enerjiye katkı sunması ve milyonlarca kişiye iş imkânı yaratması bekleniyor. Burada göze çarpan tavsiye ise: “geniş ve topluma entegre finansal çözümleri kıtaya sağlayın” ifadesi oluyor.

Raporda yer alan bir uzman açıklamasına göre: “iklim değişikliğinin yansımaları Afrika’da gün geçtikçe daha görünür hale geliyor. Ancak konu sorumluluk almaya gelince hükümetler sessiz kalıyor”. Diğer yandan Afrika halkının bu krize karşı fedakarlıkta bulunmaya hazır olduğunu söylüyor. Bununla beraber yaşanan mağduriyete karşı insanların, iklim değişikliğiyle mücadele adına kendi hükümetlerine baskıda bulunduğunu belirtiyor. Ibrahim Foundation konuyla ilgili yetkililere sorumluluk çağrısında bulunmaya devam ediyor. Ayrıca meydana gelebilecek zararları telafi edebilmek adına önlem almak gerektiğine işaret ediyor. Tüm bu sonuçları değerlendirdiğimiz zaman Afrika’da sürdürülebilir yaşam için ne yapılabilir sorusunu özetleyebiliriz. Aynı zamanda gerçekleştirilecek zirvenin zeminini oluşturan bu raporu ve 15 kritik tavsiyeyi bir kez daha gözden geçirebiliriz. Verilen son öneride de olduğu gibi iklim değişikliği krizine insani bir bakış açısı yansıtabiliriz. Netice itibariyle “iklim değişikliğine karşı ortak bir gelecek” düşüncesi zaman geçtikçe doğrulanmaktadır. 


Kaynak: The road to COP27: making Africa’s case in the climate debate/ 2022 Forum Report